İstasyona vardığında daha gelmemişti o ayrılık habercisi olan demir yığını.Etraf sessizdi,gözyaşı ve hüzün kokuyordu her taraf.Hayattan yana çok yorulmuştu birazda bu yorgunluğu hafifletmek için sırtını istasyonun buz gibi duvarlarına dayadı.Dizlerinin üstüne çöktü bavulun ağzını açtı ve anılarını salıverdi.Hakkı yoktu onları tutsak etmeye.Yaşlı adamın yüzünde acı bir tebessüm vardı arkalarından el sallarken.
Ve işte geliyordu hüzün harbecisi acı bir çığlıkla.Yavaşça doğruldu yerinden birden gözleri gözlerine takılıp kaldı.Son durağı gözleri olmuştu işte karşısında duruyor kırk yıllık hayat arkadaşı.Bir an göz göze geldiler.Yaşlı adam hemen başını çevirdi yoksa kaybolup gidecekti deniz mavisi gözlerinde.Hızlı ve heyecanlı adımlarla terene doğru hareket etti.Kadın yaşlı adama yetişerek bir kağıt uzattı.Birkaç dakika öylece birbirlerine bakakaldılar.Kadın elini yaşlı adamın yanaklarına götürdü ve sıcak bir öpücük kondurdu dudaklarına.Seni çok seviyorum unutma.Sana gitme demeyeceğim gideceksin biliyorum.Dur demeyeceğim.Hoşça kal ömrümün en güzel yılları.hoşça kal kalbim diyerek arkasını dönüp gitti kadın.Yaşlı adam olduğu yerde donup kaldı.Tekrar kendine geldiğinde trene bindi ve vagona yerleşti hala olayın etkisini atamamıştı üzerinden.Vagon boştu her şey yalnızlığını hatırlatıyordu ona.Hayattan yana buruşmuş elleriyle mektubu açıp okumaya başladı.
İlk defa ellerim üşüdüğünde korktum ellerini tutmaya, utanarak ellerimi yırtık montumun cebine koydum.Ve bakamadım gözlerine ellerin ellerimden kayıp giderken.Takılıp ardına gelmek istedim bir yaprak misali ama tanıyorum seni buna izin vermeyecektin ama sanma ki bu ömür sensiz sürer çok değil karanlık geceye damla damla düşmeye başladığında elimde bavulum yanına geleceğim.
Yaşlı adam mektubu bitirdikten sonra yanaklarından süzülerek intihar eden birkaç gözyaşı damlası mektup kağıdının üstüne düştü.Elini kırlaşmış saçlarına götürerek vagonun camına dayadı başını.İşte gidiyordu,nereye gideceğini ne zaman varacağını bilmeden.Bir kalem kağıt alıp bir şeyler karalamaya başladı.
Gitmek için erken kalmak içinse çok geç artık.Sen elveda demeden ben kendimi gemileri batmış bir limanda buldum.Ama daha küçüktüm büyümemişken sana.Bir sokak lambasının altında yağmur gözlerimi ıslatırken ben her gölgede her ayak izinde seni arayıp durdum.
Kağıdı vagonun camından bırakıverdi.Ne yapmaya çalışıyordu kendisi de bilmiyordu artık bir anlamsızlık deryasında kaybolup gitmişti.Camdan gelen ılık bir rüzgar saçlarını okşayıp ciğerlerine doldu.Gece yarısıydı artık.Vagonun duvarına seni seviyorum ömrümün mavi düşü yazdı ve öylece yığılıp kaldı.Sabah onu bulduklarında açık olan gözleri duvardaki yazıya bakıyordu ve yüzünde ince bir tebessüm kalmıştı.
NOT: Bu yazı değerli arkadaşım Halil Korhan'ın kalemine aittir. Kendisine paylaşım için teşekkürler...
No comments:
Post a Comment