Saturday, May 22, 2010

İçimizdeki Şeytan



“… Müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum… Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı?..”


“İçimizdeki şeytan”. Sabahattin Ali’nin “cesur” bir romanı. Bugün, bizim bile halen kabullenemediğimiz bir gerçeği kabullenip, onu işlemiş Sabahattin Ali bu eserinde: İnsanın aleyhine sonuçlanan şeylerin sorumluluğundan kaçıp suçu –belki bu deyim ilk defa bu kadar cuk oturacak!- “günah keçisi” olan şeytanın üzerine atması. “Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı?..”


Ali, İçimizdeki Şeytan’da, insanın acizlikleri için başka bir sorumlu aramasının yine bizzat acizliklerinden birisi olduğu görüşünde kararlı. Zira onun deyişiyle insan müdafaasını üzerine almaktan korktuğu şeyleri başka şeylere yüklemekte oldukça başarılı ve ısrarcı. Ve “kendi suratına tükürmekte” de bir o kadar –yine- aciz! Halbuki bir başarının yanından geçen insan ne kadar mağrur ve ne kadar özgüven sahibi! En ufak bir başarıyla kendisini muzaffer ilan eden de salt kendi neden olduğu bir olumsuzluk için başka bir sorumlu arayan da aynı insan! Yani başarı için sadece “ben” varken başarısızlık söz konusu olduğunda ortada kimseler yok. Öyle ya: “Şeytana uyduk!” “Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı?..”


Tarihi insanın nefsiyle olan savaşı belirlemiştir, belirler. Nefsine karşı galip gelemeyip aciz durumda kalan insan ise yine aynı tarih boyunca yenilgiyi kabul etmez de illa başka sorumlular aramak telaşındadır. Halbuki insan ile onun nefsi arasında en çetin savaşların geçtiği anlar olan insanın tek başına olduğu zamanlarda onun yanında başka kim vardır ki sorumlu da o olsun? İşte bu tarz sorulara bu usta yazar da pek iç açıcı cevaplar bulamamış olacaktır ki böyle bir eser çıkmış ortaya. Elbette ki bu eseri herkesin okumasını tavsiye ederiz. Ancak özellikle, halen içinde bir şeytan olduğunu ve o şeytanın kendisini kötülüklere ittiğini düşünenler varsa, bu eser onlar açısından “yıkıcı” olduğu kadar aydınlatıcı da olacaktır diye düşünüyorum.


Bu arada şu bizden, insandan, korkulur vallahi. Baksanıza; şeytanla olan ilişkisinde dahi hak yiyen taraf o!..

No comments:

Post a Comment